Bu defterlerin 1996’da da
kitap haline getirildiğini kaydeden Truva Yazarı Sinan Meydan,
Dündar’ın bu notları sansürlediğini de dile getirdi. Meydan şöyle devam
etti: “Film izlendiğinde ******’ün dinle ilgili zayıflığı konusunda
vurgu yapılıyor. İzleyende böyle bir izlenim bırakıyor ve Can Dündar bu
durumu ******’ün defterlerine dayandırıyor. 18 numaralı not defterinde
-yıl 1924- ****** ileride yapacaklarını sıralıyor ve sonuna iki kalın
çizgi çekip Osmanlıca ”Tanrı birdir ve büyüktür“ yazıyor. Bu nerede?.. Dündar, ******’ün Selanikli olmaktan gurur duyduğunu yazıyor. 24 numaralı günlükte de Türk olmaktan duyduğu gururdan söz ediyor.
Bu nerede?.. Melankolik yalnızlığı içinde korkular duyan bir Mustafa
Kemal gösteriliyor. Böyle bir Mustafa Kemal yok. Ölmeden 6 ay öncesine
kadar Maya uygarlığını, Türklerin kökenini arayan, Hatay meselesini
namus meselesi yapan bir ****** var. Elbette insan, aşırı yüceltmelere
karşı çıkan bir insan O. Ben de sizden biriyim, kimseyi kendinizden
fazla görmeyin diyen biri...”
Can Dündar’ın “İlk kez ben
buldum” dediği not defterleri, 1996’da Ali Mithat İnan tarafından
“******’ün Not Defterleri” adıyla kitaplaştırılmıştı. Yeniçağ gazetesi
ise bu dev eseri geçen yıl okuyucularına armağan etmişti.
Usta gazeteci Hulki
Cevizoğlu’nun ART’de canlı yayımlanan programı Ceviz Kabuğu’nda Can
Dündar’ın ’Mustafa’ filmiyle ilgili gerçekler gün ışığına çıkarıldı.
Programa katılan yazar Sinan Meydan, Dündar’ın, ******’ün not
defterindeki “Tanrı birdir ve büyüktür”, “Türk olmaktan gurur
duyuyorum” ifadelerini sansürlediğine dikkat çekti.
Ceviz Kabuğu’na konuk olan CHP
İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Necla Arat, “Benim Mustafa Kemal’im
uçurumun kenarında yıkık bir devletten içeride ve dışarıda saygı gören
yepyeni bir devlet yarattı” dedi.
Arat, Can Dündar’ın filminde karga kovalayan, yalnız, mutsuz ve
korkuları olan bir ****** profili çıkarmasını eleştirerek, Mustafa
Kemal’in o yıllarda Avrupa’da yapılması hayal bile edilemeyecek şeyleri
başardığını söyledi.
Hürriyet Gazetesi Yazarı Rahmi
Turan da telefon konuğu olduğu Ceviz Kabuğu’nda, “Laik cumhuriyeti yok
etmek isteyenlerin önündeki en büyük engel, ******’e olan bağlılık. Bu
bağlılık olduğu sürece Türkiye’ye hiçbir şey olmayacağının farkındalar.
Bu yüzden öncelikli hedeflerini onu yıkmak olarak belirlemişler.
İnsanlara yanlış şeyleri belgesel olarak yutturmaya çalışıyorlar.
Gençlerin beyinlerindeki ****** imajını yıkmak amaç. Filme öyle
cümleler yerleştirilmiş ki; bunlar gençlerin bilinçaltına yanlış
düşünceler şırınga ediyor. ******’ün muhteşem devrimlerinden şüpheye
düşürüyor insan. Belge falan yok ortada. Bu ”yerseniz!“ diye bir tabir
var ya, aynen o.”
Turan, ayrıca filmde ******’ü neden Yorgo adındaki bir Yunanlı çocuğun canlandırdığını
da anlamadığını, bu durumun tuhafına gittiğini söyledi. Turan
“Belgelere falan dayanmış değil ama adı belgesel işte... ******,
korkak ve paranoyak gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hangi ulus önderini
böyle görmek ister?”
diye sordu.