Türk bilim adamlarının mucize buluşu04.11.2008 11:56 ( Kaynak:www.korsanhaber.com )Yeni nesil plastiklerin, ambalaj teknolojisinde yeni bir dönem açması..
Türk bilim adamlarının mucize buluşu
ODTÜ
Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bakır,
başkanlığını yürüttüğü ekibin ODTÜ ve TÜBİTAK desteğiyle yürüttüğü
araştırma devrim niteliğinde.
Uzun süredir üzerinde çalıştıkları projenin endüstriye uygulanabilmesi
konusunda son dönemde önemli veriler elde ettiklerini belirten Bakır,
çalışmalarının içerdiği iki ayrı yenilik nedeniyle patent başvurusu
yapacaklarını bildirdi.
Bakır, dünya genelinde yaşanan enerji krizi ve endüstrileşme sonucu
oluşan büyük çevre sorunlarının kimya endüstrisinde "yeşil kimya"
kavramını giderek yaygınlaştırdığını ve çevreye zararlı kimyasalların
kullanımının kısıtlandığını ya da yasaklandığını kaydetti.
Çeşitli bilim çevrelerinin petrolün 40 yıl içinde biteceği ile ilgili
görüşlerinin giderek önem kazandığını ifade eden Bakır, "Bu bitişi pek
çok kişi sadece 'taşıt araçlarında kullanılan benzinin artık kalmaması'
olarak algılıyor.
Oysa benzin, petrol ürünleri içinde yalnızca küçük bir bölümü
oluşturuyor. Petrol bittiğinde önemli bir petrokimya ürünü olan ve
PVC'den polietilene kadar pek çok endüstriyel plastiğin de üretimi
duracak" dedi.
Teknolojik olarak gelişmiş ülkelerde yeni yeni kurulmaya başlanan ve bu
amaçla çok yoğun araştırmaların yapıldığı biyo-rafinerilerde,
genellikle tarım-orman ürünü ya da atığı gibi bitkisel hammaddelerin
kullanıldığını
anlatan
Bakır, biyo-rafinerilerde mısır, buğday gibi değerli tarımsal ürünlerin
yakıt gibi ürünlere çevrilmesinin, halen açlık sorununu çözememiş dünya
ülkeleri için uygun bir seçim olmadığını ifade etti.
Gıda maddesi üretiminde kullanılacak tarımsal alanların çeşitli
amaçlarla kullanımının etik olarak doğru olmayacağını belirten Bakır,
bunların yerine, mısır koçanı, ayçiçeği, pamuk sapı ve odun talaşı gibi
değersiz tarımsal atıkların kullanılmasının daha uygun olduğunu ve
kendilerinin de biyo-plastik üretimi için bu değersiz tarımsal atıkları
kullandıklarını kaydetti.
Bakır, çalışmalarında biyokütleyi önce selüloz ve lignin gibi önemli
bileşenlerine ayırdıklarını, sonra da bu maddeleri kullanarak biyo-film
ürettiklerini aktardı.
Aynı bölümden Prof. Dr. Gürkan Karakaş da ayçiçek ve pamuk sapı, buğday
samanı, odun talaşı, mısır koçanı gibi değersiz biyo-atıklarla
geliştirdikleri biyo-filmler hakkında bilgi verirken, geliştirdikleri
yeni biyo-plastiklerin kullanım sonrası doğadaki bozunumlarının da
hızlandırılabildiğini ifade etti.
Plastiklerin başta ambalaj sanayi olmak üzere pek çok alanda
kullanılabileceğini aktaran Karakaş, çalışmalarında bu plastiklere
antimikrobik özellik verebildiklerini işaret ederek şunları kaydetti:
"Tamamen değersiz tarımsal atıkları kullanarak yaptığımız
yeni
nesil plastikler, antimikrobik özellikleri nedeniyle özellikle gıda
paketlemesi için son derece elverişli. Çalışmamızda biyofilm üretimi
üzerinde durduk. Bu biyo-filmler günümüzde petrokimya ürünü
plastiklerin kullanıldığı değişik yerlerde, örneğin, poşet yapımında,
paketleme filmi ya da kabı yapımında kullanılabilir. Sebze ve
meyvelerin uzun süre saklanması için de son derece elverişli.
Çalışmamız sonucu yeni nesil plastik diyebileceğimiz bu ürün, doğada
kendi kendine yok olabiliyor. Ayrıca yüzlerce yıl bozulmadan doğada
kalabilen plastiklerin neden olduğu çöpleri önemli ölçüde azaltabilir
hatta yenebilir de..."
Sanayicilere çağrı
Geliştirdikleri ince film şeklindeki biyo-filmlerin pilot üretim
çalışmalarının yapılması için sanayi kuruluşlarını beklediklerini ifade
eden Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şu an çalışmamız çok iyi bir noktada. Gelecekte bu tür üretimler her
sanayi kolu için çok önemli olacak. Bunları üretirken de kullanım
sonrasında da doğayı kirletmiyorsunuz. Doğada bulunan ancak
kullanılmayan biyokütleyi alıp çevreyi kirletmeden faydalı ürünler
geliştirip katma değer yaratıyorsunuz. Plastikleri geliştirirken
kullandığımız ürünlerin tamamı biyolojik olarak çürüyebilen malzemeler.
Antimikrobik olmasının da çok önemli avantajları bulunuyor. Pilot
üretim için bir sanayi kuruluşuna ihtiyacımız var.
Türk bilim adamlarının mucize buluşu
ODTÜ
Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ufuk Bakır,
başkanlığını yürüttüğü ekibin ODTÜ ve TÜBİTAK desteğiyle yürüttüğü
araştırma devrim niteliğinde.
Uzun süredir üzerinde çalıştıkları projenin endüstriye uygulanabilmesi
konusunda son dönemde önemli veriler elde ettiklerini belirten Bakır,
çalışmalarının içerdiği iki ayrı yenilik nedeniyle patent başvurusu
yapacaklarını bildirdi.
Bakır, dünya genelinde yaşanan enerji krizi ve endüstrileşme sonucu
oluşan büyük çevre sorunlarının kimya endüstrisinde "yeşil kimya"
kavramını giderek yaygınlaştırdığını ve çevreye zararlı kimyasalların
kullanımının kısıtlandığını ya da yasaklandığını kaydetti.
Çeşitli bilim çevrelerinin petrolün 40 yıl içinde biteceği ile ilgili
görüşlerinin giderek önem kazandığını ifade eden Bakır, "Bu bitişi pek
çok kişi sadece 'taşıt araçlarında kullanılan benzinin artık kalmaması'
olarak algılıyor.
Oysa benzin, petrol ürünleri içinde yalnızca küçük bir bölümü
oluşturuyor. Petrol bittiğinde önemli bir petrokimya ürünü olan ve
PVC'den polietilene kadar pek çok endüstriyel plastiğin de üretimi
duracak" dedi.
Teknolojik olarak gelişmiş ülkelerde yeni yeni kurulmaya başlanan ve bu
amaçla çok yoğun araştırmaların yapıldığı biyo-rafinerilerde,
genellikle tarım-orman ürünü ya da atığı gibi bitkisel hammaddelerin
kullanıldığını
anlatan
Bakır, biyo-rafinerilerde mısır, buğday gibi değerli tarımsal ürünlerin
yakıt gibi ürünlere çevrilmesinin, halen açlık sorununu çözememiş dünya
ülkeleri için uygun bir seçim olmadığını ifade etti.
Gıda maddesi üretiminde kullanılacak tarımsal alanların çeşitli
amaçlarla kullanımının etik olarak doğru olmayacağını belirten Bakır,
bunların yerine, mısır koçanı, ayçiçeği, pamuk sapı ve odun talaşı gibi
değersiz tarımsal atıkların kullanılmasının daha uygun olduğunu ve
kendilerinin de biyo-plastik üretimi için bu değersiz tarımsal atıkları
kullandıklarını kaydetti.
Bakır, çalışmalarında biyokütleyi önce selüloz ve lignin gibi önemli
bileşenlerine ayırdıklarını, sonra da bu maddeleri kullanarak biyo-film
ürettiklerini aktardı.
Aynı bölümden Prof. Dr. Gürkan Karakaş da ayçiçek ve pamuk sapı, buğday
samanı, odun talaşı, mısır koçanı gibi değersiz biyo-atıklarla
geliştirdikleri biyo-filmler hakkında bilgi verirken, geliştirdikleri
yeni biyo-plastiklerin kullanım sonrası doğadaki bozunumlarının da
hızlandırılabildiğini ifade etti.
Plastiklerin başta ambalaj sanayi olmak üzere pek çok alanda
kullanılabileceğini aktaran Karakaş, çalışmalarında bu plastiklere
antimikrobik özellik verebildiklerini işaret ederek şunları kaydetti:
"Tamamen değersiz tarımsal atıkları kullanarak yaptığımız
yeni
nesil plastikler, antimikrobik özellikleri nedeniyle özellikle gıda
paketlemesi için son derece elverişli. Çalışmamızda biyofilm üretimi
üzerinde durduk. Bu biyo-filmler günümüzde petrokimya ürünü
plastiklerin kullanıldığı değişik yerlerde, örneğin, poşet yapımında,
paketleme filmi ya da kabı yapımında kullanılabilir. Sebze ve
meyvelerin uzun süre saklanması için de son derece elverişli.
Çalışmamız sonucu yeni nesil plastik diyebileceğimiz bu ürün, doğada
kendi kendine yok olabiliyor. Ayrıca yüzlerce yıl bozulmadan doğada
kalabilen plastiklerin neden olduğu çöpleri önemli ölçüde azaltabilir
hatta yenebilir de..."
Sanayicilere çağrı
Geliştirdikleri ince film şeklindeki biyo-filmlerin pilot üretim
çalışmalarının yapılması için sanayi kuruluşlarını beklediklerini ifade
eden Karakaş, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şu an çalışmamız çok iyi bir noktada. Gelecekte bu tür üretimler her
sanayi kolu için çok önemli olacak. Bunları üretirken de kullanım
sonrasında da doğayı kirletmiyorsunuz. Doğada bulunan ancak
kullanılmayan biyokütleyi alıp çevreyi kirletmeden faydalı ürünler
geliştirip katma değer yaratıyorsunuz. Plastikleri geliştirirken
kullandığımız ürünlerin tamamı biyolojik olarak çürüyebilen malzemeler.
Antimikrobik olmasının da çok önemli avantajları bulunuyor. Pilot
üretim için bir sanayi kuruluşuna ihtiyacımız var.