Bilim Tarihinin En Çılgın Deneyleri!
Bilim
tarihinde uçuk buluşlar hep varolmuştur ama bu deneyler inanılmaz...
Bilimin uç nokta deneylerini toplayan New Scientist dergisi bilim
tarihinin en çılgın deneylerini sıraladı:
Frankeştayn'ın köpekleri
1954'te Sovyet cerrah Vladimir Demikhov bir köpek
yavrusunun başını, ön ayaklarıyla birlikte bir Alman Kurt köpeğine
naklederek çift başlı köpek elde etti. Her iki baş da ayrı ayrı süt
içebiliyor hatta birbirlerinin kulaklarını ısırabiliyordu. Köpekler bir
aydan az yaşadı.
Hindilerin **** yaşamı
Hindilerin **** yaşamını araştıran iki bilim adamı, dişi
bir hindi maketini erkek hindilerin önünde parçalara ayırdılar.
Modelden geriye bir tek çubuk kaldığında bile erkek hindiler arzuluydu.
Sarı humma bulaşıcı mı?
Sarı hummanın bulaşıcı bir hastalık olmadığını ispata
çalışan stajyer doktor Stubbins Ffirth, bu hastalığa yakalanan bir
kişinin kusmuğunu gözlerine, kendi yarasına sürdü ve sonunda da içti.
Doktor sağlığını kaybetmedi çünkü sarı humma bulaşıcı
değildi. Daha sonra bu hastalığın ancak virüs taşıyan sivrisineklerin
ısırığıyla bulaştığı kesinleşti.
File LSD verdiler
1962'de Tusko isimli bir file, tipik bir insan dozundan
3 bin kat daha fazla olan 297 miligram LSD enjekte edildi. Kendi
çevresinde dönen fil bir saat sonra öldü. Deneydeki amaç, LSD'nin
geçici bir deliliğe neden olup olmayacağını öğrenmekti.
İğrençliğin yüzü
Evrensel yüz ifadelerini tespit etmek isteyen psikolog
Carney Landis, deneklerinin yüz kaslarının hareketini takip etmek için
yüzlerine yanık bir mantarla hatlar çizdi. Daha sonra deneklere amonyak
koklatıldı, caz dinletildi, ***** izlettirildi, elleri kurbağa dolu bir
sepete sokuldu. En sonunda tüm denekler canlı bir farenin kafasını
kesmeye ikna edildi. Bu eylem sırasında çekilen fotoğraflarda denekler
"Deneyin Büyük Tanrısı"na kurban adayan garip bir tarikatın
mensuplarına benzer yüz ifadelerine sahipti.
Profesör gıdık
1933'te psikoloji profesörü Clarence Leuba, gıdıklamaya
verilen tepki olan gülmenin öğrenilen bir reaksiyon olup olmadığını
kanıtlamak için, yeni dogmuş oğlunu gıdıklarken kimsenin gülmemesini
istedi. Yedi ay süren deney sonunda çocuk gıdıklandığında gülüyordu.
Böylece gülmenin gıdıklamaya karşı istemdışı bir tepki olduğunu tespit
etti.
Tırnak yeme terapisi
Lawrance Sheean, tırnak yiyen bir grup erkek çocuğunun
uyuduğu odada her gece defalarca "Tırnaklarım çok acı" cümlesini
tekrarladı. Yaz tatili sonunda biten deneyde çocukların yüzde 40'ının
tırnak yeme alışkanlığına son verdiği tespit edildi.
Ölüleri canlandırmak
Robert Cornish 1930'larda tahtıravalliye benzer bir
düzenek kullanarak ölü hayvanları canlandırmaya kalkıştı. Yeni ölen
bazı köpeklerin damarlarına adrenalin ve anti-pıhtılaştırıcılar enjekte
etti. Bazı denekler bir süreliğine ağır beyin hasarı ve körlükle hayata
döndü.
Gözleri faltaşı gibi açık
1960'larda Ian Oswald, insanların her koşul altında
uyuyup uyuyamayacaklarını tespit etmek için gönüllülerin gözkapaklarını
açık kalacak şekilde yapıştırdı, gözlerine 50 santim öteden yanıp sönen
ışıklar tuttu. Elektroşoka ve yüksek sesli müziğe de maruz üç denek de
12 dakika içinde uyudu.
Bilim
tarihinde uçuk buluşlar hep varolmuştur ama bu deneyler inanılmaz...
Bilimin uç nokta deneylerini toplayan New Scientist dergisi bilim
tarihinin en çılgın deneylerini sıraladı:
Frankeştayn'ın köpekleri
1954'te Sovyet cerrah Vladimir Demikhov bir köpek
yavrusunun başını, ön ayaklarıyla birlikte bir Alman Kurt köpeğine
naklederek çift başlı köpek elde etti. Her iki baş da ayrı ayrı süt
içebiliyor hatta birbirlerinin kulaklarını ısırabiliyordu. Köpekler bir
aydan az yaşadı.
Hindilerin **** yaşamı
Hindilerin **** yaşamını araştıran iki bilim adamı, dişi
bir hindi maketini erkek hindilerin önünde parçalara ayırdılar.
Modelden geriye bir tek çubuk kaldığında bile erkek hindiler arzuluydu.
Sarı humma bulaşıcı mı?
Sarı hummanın bulaşıcı bir hastalık olmadığını ispata
çalışan stajyer doktor Stubbins Ffirth, bu hastalığa yakalanan bir
kişinin kusmuğunu gözlerine, kendi yarasına sürdü ve sonunda da içti.
Doktor sağlığını kaybetmedi çünkü sarı humma bulaşıcı
değildi. Daha sonra bu hastalığın ancak virüs taşıyan sivrisineklerin
ısırığıyla bulaştığı kesinleşti.
File LSD verdiler
1962'de Tusko isimli bir file, tipik bir insan dozundan
3 bin kat daha fazla olan 297 miligram LSD enjekte edildi. Kendi
çevresinde dönen fil bir saat sonra öldü. Deneydeki amaç, LSD'nin
geçici bir deliliğe neden olup olmayacağını öğrenmekti.
İğrençliğin yüzü
Evrensel yüz ifadelerini tespit etmek isteyen psikolog
Carney Landis, deneklerinin yüz kaslarının hareketini takip etmek için
yüzlerine yanık bir mantarla hatlar çizdi. Daha sonra deneklere amonyak
koklatıldı, caz dinletildi, ***** izlettirildi, elleri kurbağa dolu bir
sepete sokuldu. En sonunda tüm denekler canlı bir farenin kafasını
kesmeye ikna edildi. Bu eylem sırasında çekilen fotoğraflarda denekler
"Deneyin Büyük Tanrısı"na kurban adayan garip bir tarikatın
mensuplarına benzer yüz ifadelerine sahipti.
Profesör gıdık
1933'te psikoloji profesörü Clarence Leuba, gıdıklamaya
verilen tepki olan gülmenin öğrenilen bir reaksiyon olup olmadığını
kanıtlamak için, yeni dogmuş oğlunu gıdıklarken kimsenin gülmemesini
istedi. Yedi ay süren deney sonunda çocuk gıdıklandığında gülüyordu.
Böylece gülmenin gıdıklamaya karşı istemdışı bir tepki olduğunu tespit
etti.
Tırnak yeme terapisi
Lawrance Sheean, tırnak yiyen bir grup erkek çocuğunun
uyuduğu odada her gece defalarca "Tırnaklarım çok acı" cümlesini
tekrarladı. Yaz tatili sonunda biten deneyde çocukların yüzde 40'ının
tırnak yeme alışkanlığına son verdiği tespit edildi.
Ölüleri canlandırmak
Robert Cornish 1930'larda tahtıravalliye benzer bir
düzenek kullanarak ölü hayvanları canlandırmaya kalkıştı. Yeni ölen
bazı köpeklerin damarlarına adrenalin ve anti-pıhtılaştırıcılar enjekte
etti. Bazı denekler bir süreliğine ağır beyin hasarı ve körlükle hayata
döndü.
Gözleri faltaşı gibi açık
1960'larda Ian Oswald, insanların her koşul altında
uyuyup uyuyamayacaklarını tespit etmek için gönüllülerin gözkapaklarını
açık kalacak şekilde yapıştırdı, gözlerine 50 santim öteden yanıp sönen
ışıklar tuttu. Elektroşoka ve yüksek sesli müziğe de maruz üç denek de
12 dakika içinde uyudu.